Önce Başbakanın yapmaması gereken ama yaptığı “eksiklikten” başlayalım...
“Ben benim gibi düşünmeyenle bir arada olmam” saplantısı eksikliktir.
Bu haftaki “buluşmalarda” bu tavır açık seçik ortada...
Başbakan,MHP ve DP ile görüşmüyor...
Onlardan randevu istemedi.
Diyor ki; ”MHP yakışıksız dayatmalar öne sürüyor,görüşmem..”
Demokrat Parti için de, kulislerde “Bizim gibi düşünmüyor ,yaklaşımı yanlış” değerlendirmesi yaptığı söyleniyor...
MHP’nin söyledikleri ortada, yaklaşımında hakarete varan beyanlar var. Başbakan ve Ak Parti’nin rahatsız olmamaları mümkün değil. Ama buna rağmen, MHP’nin bütün itici tavrına karşın Başbakan “buluşma” için onlara da mektup göndermeliydi.
Konu önemlidir...
PKK saldırıları görüşülecek.
Referandum da var ama, önemli olan PKK konusu. Başbakan adımı atsın MHP yaklaşmasın...
Peki Demokrat Parti ‘ye yaklaşım neden böyle?
Parlemento dışı cılız bir parti diyorsa tür partilerle buluşuyor...
Demokrat Parti’nin dili MHP kadar olmasa da, iktidarla taban taban zıt ama, buluşmadan vareste tutulması bir kamplaşma zihniyetinin yansıması gibidir.
Gelelim beri tarafa...
MHP’nin yaklaşımına.
MHP, giderek daha çok tribünlere oynamaya başlamıştır. Elindeki tek koz da PKK terörüne karşı kamp oluşturma...
MHP, PKK’nın saldırıları ile taban yapıp iktidar ortağı olacağına inanıyor.
Bu nedenle de PKK’dan daha yoğun biçimde iktidara saldırarak amacına ulaşmayı planlıyor..! AK Parti ile ne kadar zıt görünürse tabanın ona okadar yaklaşcağını hesaplıyor...
Yoğunlaşan, sertleştirdiği saldırılarında CHP ve Kılıçdaroğlu faktörü de rol oynuyor. Yani MHP’den CHP’ye oy taşması söz konusu, MHP bunu önlemek istiyor.
CHP ile buluşmaya gelince...
Görüntüde ortadan giden bir CHP var ama, görüşmeden bir ortak tavır çıkmayacağı açık açık ortada.
Ve zaten Ak Parti’nin de, bir ortak noktada buluşma gibi bir beklentisi yok!
Hem terör hem de referandum konularında zaten TBMM’de kartlar açılmıştır, her bir tarafın nerede durduğu açıktır.
“Buluşma” konusu millete sunulan bir varyasyon niteliğinde.
Siyasi partilerin temeli, birbirlerine zıtlık yaratarak iktidar ikbal kovalama temelindedir. Bu bugün de değil, onlarca yılların gelen üslubudur.
Türkiye’ye kaybettiren üslup...
12 Eylül Generali Evren’in “Demirel ile Ecevit’i bir araya gelememesi, anlaşamaması bize gerekçe yarattı”demesi akıllardadır.
Darbeleri bir yana bıraktık...
PKK terörününde zemin bulmasında, gelişmesinde kusur, Ankara siyasetçisidir.
Bu değerlendirme çok açık biçimde anlaşılabilir...
İktidara muhalefet, iktidarın yara almasını sağlamak için PKK terörünün ülkede açmaz yaratmasına taraftar olan siyasetçi, büyük sermaye sahibi güç odaklarının faaliyetleri çoktur.
Bu hafta izleyeceğimiz “buluşmalar” altı boş siyasi oyunlardır.
PKK terörünün önüü kesecek bir sonuç çıkmaycak çünkü böyle bir yaklaşım olmayacak!