Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında, başta Şemdinli'deki saldırı olmak üzere artan terör olayları konusunda önemli mesajlar verdi.
Olağanüstü hal ilanı gibi antidemokratik önerilere sert tepki gösteren Erdoğan, terör olaylarının o dönemlerde zirve yaptığını, OHAL istemenin terörün diline teslim olmak anlamına geldiğini vurguladı. Yaşananların hükümeti iktidardan düşürme ve Türkiye'yi hukuksuz günlere geri götürme amacı taşıdığını ifade eden Erdoğan, iddianamelere yansıyan Ergenekon-PKK bağlantısına dikkat çekti. Her türlü engelleme girişimlerine rağmen demokrasiden taviz verilmeyeceğinin altını çizdi. Başbakan, demokratik açılımdan vazgeçmeyi ise bu ülkenin evlatlarına ihanet olarak değerlendirdi. 'Açılım terörü azdırdı' diyenlerin örgütün ağzıyla konuştuğunu vurguladı.
Terörle mücadelede hükümetten ne talep edildiyse A'dan Z'ye verildiğini de belirten Erdoğan, istismar siyasetine tepki gösterdi. Erdoğan'ın konuşmasında medyaya yönelik eleştiriler de öne çıktı. "Burada medya bilerek ya da bilmeyerek terör örgütüne yandaşlık yapmaktadır.'' dedi. Sınırdaki mevzilerde yaptığı incelemeleri de aktaran Başbakan, muhalefetin oraları gördükten sonra konuşmasını istedi. Mehmetçiğin moralinin yüksekliğini ise şu sözlerle anlattı: "Onların gözlerinde Çanakkale'deki, Dumlupınar'daki kahramanların asaletini gördüm."
Başbakan Erdoğan'ın sözlerinden satırbaşları şöyle:
TSK ne talep ettiyse hepsini verdik: "Terörle mücadelede ne gerekiyorsa yapılıyor. Ortaya çıkan ihtiyaçlar tamamen karşılanıyor. Kimse kalkıp da, 'Güvenlik güçlerimiz şunu talep ettiler hükümet vermedi' diyemez. Bizden bugüne kadar ne talep edildiyse A'dan Z'ye hepsini temin ettik, hepsini verdik.''
MEDYA bilerek ya da bilmeyerek terör örgütüne yandaşlık yapıyor: "Terörle mücadele sadece devlet, hükümet ve güvenlik güçlerinin meselesi değildir. Muhalefet de sivil toplum da medya da kendisini bu mücadelede bir taraf olarak görmeli, sorumsuz davranışlardan kaçınmalıdır. Medyanın böyle bir milli meselede kalkıp evin içine girerek canı yanık annelerin tavırlarını her taraftan çekerek bunları sürekli göstermesi, oradaki ayılıp bayılmalarla ilgili bu görüntüleri yayınlaması kime hizmet eder? Terör örgütünün en önemli amacı kendi propagandasını yaptırmaktır. Kusura bakmasınlar burada medya ne yazık ki bilerek veya bilmeyerek terör örgütüne ciddi manada yandaşlık yapmaktadır. Zira bu konuya eğer milli bir dava olarak bakmıyorsak, o zaman bakmayanlar da kendilerini lütfen ilan etsinler. Maalesef uzun yıllardır terörle mücadele veriyoruz ama terör karşısında nasıl muhalefet yapılır, nasıl yayıncılık yapılır, nasıl tavır takınılır, nasıl eleştiri yapılır bunu bilemiyoruz.''
BAHÇELİ'YE cevap verdi: "Şehit cenazeleri üzerinden siyaset üreterek mi bu sorunu çözeceksin? Hukuka, demokrasiye, akla, mantığa uygun olmayan boş laflarla, kurusıkı tehditlerler mi bu sorunu çözeceksin? Bu mücadelede, yaygara yapmak, esip gürlemek, tehditle savurmak, hamaset yapmak, boş konuşmak sadece toplumun direncini kırar."
AÇILIMDAN vazgeçmek ihanet olur: "Milli birlik ve kardeşlik sürecinin sona erdiğini, demokratik açılımın kapatılması gerektiğini, kapandığını söyleyenler çok açık bir gaflet ve basiretsizlik içindedirler. Açılımdan geri adım atılmasını isteyenler, 'teslimiyet projesi' içindedir. Biz, demokratik açılımı terör örgütü için değil, Türkiye'nin kronik meseleleri için başlattık. Açılımdan vazgeçmek de, açılımın karşısında durmak da bu ülkeye, bu ülkenin evlatlarına, gençlerine, çocuklarına ihanet olur. Biz bu ihanetin içinde olmayacağız. 'Açılım terörü azdırdı' şeklinde terör örgütünün ağzıyla konuşanlar, örgütün kampanyasına katkı vermişlerdir."
HÜKÜMET düşsün diye bunlar yapılıyor: "Açılımı hükümetin yıpranması için taşa tutanlar, milli birlik ve kardeşlik gayretlerini akamete uğratmış oluyorlar. Bütün bu atılan adımlar, 'Acaba AK Parti hükümetini nasıl iktidardan düşürebiliriz?..' Bütün bu yapılanlar bu yönde ama benim milletim bu oyunu evelallah bozacaktır."
PKK-ERGENEKON bağlantısına gönderme yaptı: "Ne yazık ki bütün hükümetler terör örgütü karşısında hep geri adım attı. Görüyorsunuz, duyuyorsunuz eli kanlı terör örgütü, hiç tahmin edilemeyecek, yan yana gelmesi tahayyül dahi edilemeyecek başka birtakım kirli odaklarla işbirliği içinde, koordinasyon içinde çalışmış ve çalışmaya devam ediyor. İddianameler ortada, deliller ortada; açığa çıkan gerçekler ortada... Biz geri adım atmayacağız."
TERÖR örgütü Şemdinli'de vuruyor, istismarcılar Ankara'dan ses veriyor: "Daha benim şehidimin kanı kurumadan, Ankara'dan şiddetin diline, şiddetle cevap veriliyor. 'OHAL ilan edilsin, açılımdan vazgeçilsin, erken seçime gidilsin' diye açıklama yapıyorlar. Allah aşkına, soruyorum; Bunun zamanı mı? 73 milyonun yüreği sızlarken, bunu konuşmanın zamanı mı? Terör örgütü Şemdinli'de vuruyor, istismarcılar anında Ankara'dan ses veriyor."
OHAL istemek, terörün diline teslim olmaktır: "19 Temmuz 1987'de olağanüstü hal ilan edildi ve 30 Kasım 2002'de biz kaldırıncaya kadar devam etti. Hangi yaraya merhem oldu, hangi sorunu çözdü? Terör istatistiklerinden, olağanüstü hal dönemlerinde terörün zirve yaptığını göreceksiniz. Olağanüstü hal terörü derinleştirdi, bölge halkını mağdur etti; terörün istismar zeminini güçlenirdi. Olağanüstü hal istemek, terörün diline teslim olmaktır."
Artık bütün mahkûmlar Yargıtay'a gider herhalde
"Yargıtay'ın bir hukuk dairesi, geçen hafta, Ergenekon davasıyla ilgili tutuklama kararı veren 9 hakimin tazminat ödemesine karar verdi. Bu, ideolojik bir kararla hakimlerimizi, savcılarımızı korkutmaya, yıldırmaya, sindirmeye yönelik bir hukuk skandalıdır. Maalesef 9 hakime yönelik tazminat davası ile adeta adamına göre hukuk uygulanmış, hukukun değerleri ayaklar altına alınmış, hukuk çiğnenmiştir. 'Hukuk siyasallaştı' diye bas bas bağıranlara soruyorum: Neden şimdi sesiniz çıkmıyor? Ne yuttunuz, hayırdır? 'Hükümet yargıya müdahale etti' diyenlere soruyorum: Neden şimdi sesiniz çıkmıyor? Kirli ilişkiler, senaryolar haftalar öncesinden deşifre ediliyor, kirli planlar ortaya dökülüyor. Ama öyle bir cesaret, pervasızlık, öyle bir kural, kanun tanımazlık içindeler ki deşifre olan bütün senaryoların, kirli planların gereğini yerine getirmekten kimse imtina etmiyor. Mahkum ve tutuklu olanlar için de bu karar emsal teşkil ediyor. Herhalde, onlar da bundan sonra davalar açarlar. 'Yükümüz çok fazla' diyorlardı, hayırlı olsun yeni yükleri."
Başkalarının silahı ile ne kadar güvenlik sağlanır
Erdoğan, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kuru-lu'nun 21. toplantısının açılışında da konuştu: ''Bakınız daha önceleri ihtiyaç duyulan, savunma araç, gereç ve mühimmatları, ithalat yolu ile satanın verdiğiyle yetinilerek sağlanılıyordu. Bunlar ülkemizde üretilse bile, teknolojinin transfer edildiği, kaynağın izin verdiği kadar bilgi ve teknoloji sahibi olabiliyordunuz. Tabii başkasının silahı ile gözü, kulağı, bilgi ve teknolojisiyle ne kadar güvenlik sağlanabileceğini sizlerin takdirine bırakıyorum. 1990'lardan itibaren kritik teknolojilerin milli olarak üretilmesi kararlılığı başlamıştır. Özellikle, 2005 yılından itibaren savunma ve uzay araştırmalarını himayem altına aldıktan sonraki dönemde söz konusu alanlara daha önceki dönemlerde ayrılan kaynağın katbekat fazlasını sağladık. Sonuçlarını da almaktayız. Türkiye pek çok alanda olduğu gibi savunma teknolojilerinde kendi kendine yeter hale gelmektedir.''
ZAMAN