İHH İnsani Yardım Vakfı'nın, Gazze'ye yardım organizasyonu ve 9 Türk vatandaşının hayatını kaybetmesinden sonra Fethullah Gülen'in The Wall Street Journal Gazetesi'ne verdiği demeçle, "Gülen Cemaati" ile yardım organizasyonunu hayata geçiren "Neo İslamcılar" arasındaki fikir ayrılığını ortaya çıkarmıştı.
Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz da bu ayrılığı, yaptığı analizle ortaya koydu
İslamcı harekette ‘çatlamanın’ işareti
ZAMAN Gazetesi, Fethullah Gülen’in The Wall Street Journal Gazetesi’ne verdiği demeci yayımlamadı ama gazetede bu konuşmanın nasıl anlaşılması gerektiğine ilişkin yorumların da ardı kesilmiyor.
Gazetenin Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı dünkü yazısında “Demek ki oradan öyle görünüyor” eleştirilerine yanıt veriyordu: “Bu bir ufuk meselesi, uzaktan değil, yukarıdan bakınca görünen manzara önemli.”
Dumanlı, “Daha da zor olanı da koro halinde konuşulurken ezber bozacak bir yaklaşım ortaya koyarak herkesi sağduyuya davet etmek” diyor.
Gazetenin Washington muhabiri Ali H. Aslan’ın değerlendirmesini daha da önemsedim. Kendisi Fethullah Gülen’in Washington nezdinde büyükelçisi de sayılır.
Dün yaptığı değerlendirme özetle şöyle:
* Ortadoğu’daki iki önemli müttefikinin birbirine düşmesi ABD’nin işine gelmiyor.
* Zaten bu durum Türkiye’nin de, İsrail’in de ulusal çıkarlarına aykırı.
* Bölgedeki iki büyük rakibinin yıpranması İran’ın işine yarar.
* Türkiye ve İsrail aralarındaki sorunu aklıselim içinde, kamuoylarını yatıştırarak, ikili teması mümkün mertebe sürdürerek profesyonelce çözmelidir.
Ali Ünal da köşe yazısında Ahmet Selim’in bir sözünü aktarıyor: “Kendilerini ispat etmiş büyüklere ait o anda düşünceme ters bir söz veya davranış okuduğum veya işittiğim zaman asla tenkide gitmem; benim bilmediğim bir şey vardır der ve susarım!”
Ünal, Fethullah Gülen hareketi ile bugün iktidarda olan İslamcı çizgi ile aralarındaki farkı da vurguluyor:
“Neo İslamcı hareket, daha çok muhalefet eksenli, teorik, reaksiyoner ve ideolojik bir aydın hareketi olarak doğmuştur. Hocaefendi ile irtibatlı gösterilen hareket ise müspet harekete, aksiyona dayalı, iman, ibadet, ahlak ve muamelata ağırlık veren iman ve Kur’an hizmeti olarak ortaya çıkmıştır.”
Kendi hareketlerini Osmanlı beyliğinin dışa yönelmesi ve açılmasıyla benzeştiren Ünal şunu da söylüyor: “Hocaefendi daima deplasmanda bulunmuş, deplasmandan konuşmuştur, yine böyle devam etmektedir.”
İktidardaki “neo İslamcılar” ile Fethullah Hocacılar arasındaki bu tartışmanın basit bir fikir ayrılığı olmadığını düşünüyorum.
Bunun nereye varacağını görmek için beklememiz gerekecek.