İHH Başkanı Bülent Yıldırım, haklarını savunmak için İsrail, Avrupa ve ABD’de mahkemelere başvuracaklarını söyledi. Yıldırım, ''İsrail bundan sonra kurtulacağını zannetmesin. Çatır çatır mücadele edeceğiz'' dedi.
İHH Başkanı Bülent Yıldırım, haklarını savunmak için İsrail, Avrupa ve ABD’de mahkemelere başvuracaklarını söyledi. Yıldırım, ''İsrail bundan sonra kurtulacağını zannetmesin. Uluslararası arenada çatır çatır mücadele edeceğiz'' dedi.
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Gazze'ye yardım götüren gemilerdeki yerli ve yabancı bir grup gönüllü ile Darüzziyafe'de basın toplantısı düzenledi.
Gemide etkisiz hale getirilen İsrail askerlerinin basına yansıyan görüntülerine ilişkin Yıldırım, ''Adamlar bizi uyarmadan açık denizde öldürdüler. O gördüğünüz askerlerin tabancalarından çıkan kurşunlarla arkadaşlarımızın yaralandığını gördük. Ona rağmen biz o askerleri etkisiz hale getirdik ve kendilerine zarar verilmesin diye bir kısım arkadaşlara 'Bunları koruyun ve aşağıya alın ve tedavilerini yapın. Çünkü daha sonra vereceğiz' dedik. Tedavilerini yaptık ve verdik'' diye konuştu.
İsrail askerlerine ilişkin görüntülerin, İsrail'in elinde de bulunduğunu kaydeden Yıldırım, İsrailli yetkililerin bu görüntüleri propaganda amacıyla yayımlayacaklarını, sorgulama sırasında kendisine söylediklerini ifade etti.
Kendisinin de gülerek, ''Verirseniz İsrail'in o yenilmez ordu algısı yerle bir olur'' dediğini anlatan Yıldırım, şöyle devam etti: ''Silahsız insanlar, elinizden silahları alacak. Bakın sadece tabancayı almadık. El bombaları vardı, onları da aldık. Bıçaklarını aldık. Zodyak botlar altımızdaydı. Buna rağmen biz o el bombalarını, silahları denize attık. Onlara karşı kullanmadık. Aslında meşru müdafaa hakkıdır uluslararası hukukta. Bunu da yapmadık. Bu fotoğrafların serisi var. Bu fotoğraflarda, o korkan askerler aşağıya indiriliyor, bizim şehitlerimizin ve yaralılarımızın olduğu yerde tedavi ediliyor. Daha sonra bunları İsrail askerlerine geri verirken, veren arkadaşımız da vuruldu, diğerleri de çok zor kurtuldu.
Diyorlar ki 'Bu İsrail askerlerine ne olmuş?' Tabii ki korkacak. Niye korkmasın? Çünkü ateş ederek indi ve kaç arkadaşımızı şehit ettiğini biliyordu. O, bizi kendisi gibi zannettiği için kortu. Bir tane İsrailli askere biz aynı muameleyi yapsaydık ve ellerine geçseydik, inanın bizi parça parça doğrarlardı.''
YILDIRIM: CESETLERİN BAŞINDA SİYAH POŞET VARDI
Yaralıların üstüne soğuk su sıkıldığını ve çıplak vaziyette soyulduklarını anlatan Bülent Yıldırım, bu konudaki soruşturmaların devam ettiğini belirterek, ''Dört ceset indirildi. Yüzlerinde siyah poşet vardı. Niçin siyah poşet vardı? Bunlar belki otopside de çıkacak. Ya boğularak öldürüldü ya da kafalarına yaralı iken sıkıldı. Elleri bağlı insanlar öldürüldü'' diye konuştu.
Samimi davranan basın kuruluşlarına teşekkür eden Yıldırım, bir İsrailli yetkilinin, kendilerine aynen ''Şu dünyada beslediğimiz kalemlerden başka bize sahip çıkan yok'' şeklinde ifade kullandığını iddia etti.
Kendisine verilen bu isimleri açıklamayacağını ancak kendileriyle görüşeceğini kaydeden Yıldırım, ''Şu anda Türkiye'de turnusol kağıdı yaşıyoruz. Herkes tarihe kaydedilecek. Kim haksızlığın yanında... Bizim hiç kimseden korkumuz yok, çünkü biz hukuk içinde kaldık. Bizim dokuz şehidimiz var. Herkes haddini bilecek. Bizim sessizliğimiz korkaklığımızdan değil, bu toplumun aklıseliminin kaybedilmemesi içindir'' şeklinde konuştu.
Yapılanlar için hükümete teşekkür eden Yıldırım, kendilerinin kararının, İsrail'de kalmak ve hukuki mücadeleyi orada yürütmek yönünde olduğunu ancak hükümetin kararlılığı nedeniyle yurda döndüklerini söyledi.
'ÇATIR ÇATIR MÜCADELE EDECEĞİZ'
''İsrail bundan sonra kurtulacağını zannetmesin. Uluslararası arenada biz İsrail ile çatır çatır mücadele edeceğiz'' diyen Yıldırım, şöyle devam etti: ''Arkadaşımıza aynen şunu söylüyor: 'Türkiye'de çok insan öldürdük. Sizi de öldüreceğiz'. Ayrıca, benim DNA testimi yaptılar, niçin? Hangi zehrine benim vücudum tepki verecek bunu öğrenmek için mi yaptı? Beni mi zehirleyecek? Bize her türlü tehdit yapıldı. Hiçbir şeyden korkmuyoruz. Biz bugün sessiz kalıyorsak, biliyoruz ki dünyadaki halklar bizim yanımızdadır. Amerika'daki bazı densizler bizi terörist ilan ediyormuş. Saçmalığa bakabiliyor musunuz? Gemideki arkadaşlarımızdan birinin ismini verdiler, diyorlar ki 'Bu askeri eğitim yapmak için gönderiliyor'. İsrail o kadar akılsız ki o arkadaş, İHH'daki en kilolu arkadaşımız. Ayağını kaldıramaz doğru dürüst. Bunu askeri eğitim vermek için götürdüğümüzü söylüyor. Hakikaten biz İsrail askerlerini koruduk. Onları etkisiz hale getirmek zorundaydık. Neden? Çünkü bizi öldürüyordu.
İsrail mahkemelerine de başvuracağız. Onlar zannetmesin ki biz İsrail'e gitmekten korkuyoruz. Biz yarınlarda İsrail vizesine başvuracağız ve İsrail mahkemelerine gideceğiz çatır çatır bu kabineyi dava edeceğiz. Avrupa'ya, Amerika'ya gideceğiz dava edeceğiz. Her yerde dava edeceğiz. Bize terörist diyen teröristleri dava edeceğiz. İHH olarak başımız dik, alnımız açık. İnsanlık adına yola çıktık, hiç kimseden korkumuz yok. Herkes bunu görecek.''
İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Yıldırım, bir Yahudi, bir Hristiyan ve bir de Müslüman avukatla yarın basın toplantısı yapacaklarını ve bu avukatların, Avrupa'daki çalışmalarını takip edeceklerini söyledi.
SOMUNCU:
''Mavi Marmara'' gemisinde bulunan gönüllü Gaye Somuncu da amacının, tamamen insanlığa hizmet olduğunu belirterek, gemide tercümanlık yapmak ve basın mensuplarına yardım amacıyla bulunduğunu söyledi.
İsrail askerlerinin yaralılara insani davranmadıklarını, tutuklanan kişilerin su ve tuvalet ihtiyaçlarının karşılanmadığını anlatan Somuncu, gemidekilerin gönüllü olduğunu ve hiçbir provokasyon yaşanmadığını ifade etti.
Gaye Somuncu, ''Bizim iki gün yaşadıklarımızı Gazze halkı her gün yaşıyor'' dedi. ''Mavi Marmara'' gemisindeki Yunanlı aktivist Dimitris Plionis de İsrail'in kendilerini durdurmaya çalışacağını tahmin ettiklerini ancak bir yardım gemisini bu kadar barbarca bir kan gölüne çevireceklerini hiç akıllarına getirmediklerini ifade etti.
Yolculuk boyunca farklı milletlerden insanların arkadaşlık kurduğunu anlatan Plionis, hayatını kaybeden dokuz kişiyi, kendi şehitleri olarak kabul ettiklerini kaydetti.
İsrail askerlerinin öldürmek için gemiye geldiğini ve yaptıklarının bir katliam olduğunu dile getiren Plionis, yapılanların dünya tarafından kesinlikle kabul edilemeyeceğini söyledi.
Eski İsrail vatandaşı İsveçli aktivist Dror Feiler de İsrail'in dünya medyasına olayı farklı yansıttığını belirterek, ''Dövülen, kaçırılan ve soyulan biziz. Suçlanan da bizleriz'' diye konuştu.
Feiler, İsrail halkının en büyük düşmanının, İsrail'i yönetenler olduğunu kaydederek, İsrail devletinin izlediği politikalar nedeniyle dünyanın her yerindeki Yahudilerin güç durumda kalabileceklerini söyledi.