Araplarda kadınların adları yoktur. Kadınlara ya numara, ya da tip ve fizyolojik görünümlerine göre bir takım sıfatlar verilir. Örnekler:
Elif: Arap alfabesinin birinci harfi, aynı zamanda Arap rakamlarında bir rakamını ifade eder.
Saniye: Sani Arapça iki demektir. Doğan ikinci kıza Saniye adı verilir. (Eski dilde ikinci; cümle içinde örnek fazında vermek gerekirse 'Sultan mahmud-u sani.. yani ikinci Mahmut')
Tilte: Telat veya Türkçe'de selaseden türemedir, 3. demektir. Bu isim Anadolu'da pek görülmez ama Harran'da Araplarda çok bulunur.
Raba: Arapça'da dörttür. Rabia dördüncü demektir. Anadolu'da yaygın bir addır, geçmişte çile çekmiş bir Müslüman kadının adıdır.
Hamse: Arapça beş demektir. Bu isim Harran yöresi Arapları dışında Anadolu'da pek bulunmaz.
Sitte: Harran'da yaygın bir isim olan Sitte Arapça altı demektir.
Sabe: Arapça yedi demektir, bu kelime çok degişiklik geçirmiş Sabiha olmuş, İbrahim Tatlıses Sabuha ifadesi ile kullanmıştır.
Her zaman ilk doğan kıza Elif adı konmaz, bazen de Ayşe adını koyarlar, eve ilk gelen kıza evin iaşe işlerini çekip çevirecek gözüyle bakıldığı için Ayşe adı konulur,bazen aş pişirme beklendiği için Avvaş adı konuşulur.
Erken doğan prematüre kıza Hadice adı verilir, Hadice Arapça'da erken doğmus prematüre kız anlamına gelir.
Çelimsiz ve ufak tefek doğan kızlara Fatma adı verilir. Fatma Arapça'da süt yanığı, süt kesiği anlamına gelir.
Koyu renkli doğan kızlara esmer anlamına gelen Semra adı verilir.
Biraz açık renkli ise aydınlık, açık anlamına gelen Zehra adı verilir,
iyice beyaz ise Beyza adı verilir.
Bu bilgilerin ışığında hakikaten kadının Arabistan'da veya Araplarda kimlik ve kişilik sorunlarının örtünme, peçe ve çarşafa girmeden daha öncelikli olduğu düşünülebilir.
Anadolu'da kadın numaralandırılmaz ve sıfatla çağırılmaz, Türklerde ve Anadolu'da kadın bir şahsiyettir, bir kimliğe sahiptir.
Hanımağadır, hanım efendidir, hatundur, kraliçedir, Tanrıçadır.
Arap kültürünün ikinci plana ittiği numaralı veya sıfatlı bir nesne hiç degildir.