Uzmanlar inanılanın aksine göbek kordonunun erken kesilmemesi gerektiğini söylüyor. Gerekçe “doğanın hediyelerini” ziyan etmemek.
Amerikalı uzmanlar, doğumdan hemen sonra anne ile bebeği birbirine bağlayan göbek kordonunun birkaç dakika daha geç penslenmesinin önemli yararlar sağlayacağını belirterek, halen yaygın olarak kullanılan zamanlamanın değiştirilmesi çağrısını yaptılar.
Güney Florida Üniversitesi’nden araştırmacılara göre kordonun penslenmesinin geciktirilmes hem bebeğe daha fazla kan aktarılmasını sağlıyor, hem de anemiyi (kırmızı kan hücrelerinin azlığı) önlüyor. Araştırmacılar ayrıca göbek kordonu kanında çok sayıda kök hücrenin de varlığına işaret ederek, geciktirilmiş penslemenin son derece yararlı bu hücrelerin azami sayıda bebeğe transferini sağlayacağına dikkat çekiyorlar.
Doğum sırasında plasenta ve göbek kordonu büzüşmeye başlayarak yeni doğan bebeğe kan pompalıyor. Kan basıncı dengelendiğinde kordondaki atımlar duruyor ve bebeğe kan aktarımı sona eriyor.
Ancak, batı tıbbında yaygın uygulama, doğumdan sonra 30-60 saniye arasında, transfer henüz tamamlanmadan kordonu penslemek. Florida araştırmacılarına göre bunun nedeni, gecikmenin zararlı etkiler doğuracağı yolundaki yanlış inanış. Son zamanlarda yaygınlaşan göbek kordonu saklama uygulamasının da erken penslemeyi teşvik ettiği, uzmanlarca belirtiliyor.
Göbek kordonundaki kök hücrelerin bebeğe geçmesinin önemini vurgulayan araştırmacılar, hala bazı yerlerde devam eden kadınların çömelerek doğum yapması sırasında yerçekiminin kök hücre transferine yardımcı olduğunu, modern tıptaysa bu hücrelerin en çok sayıda transferinin yolunun geç pensleme olacağını belirtiyorlar.
Göbek kordonundan elde edilen kök hücrelerin önemi, bunların pek çok başka hücreye dönüşebilme yeteneğine sahip olmaları.
Ayrıca penslemeyi geciktirmenin, kan pıhtılaştırıcı maddelerin tüm setinin bebeğe aktarılmasını sağlayacağının da altı çiziliyor.
Uzmanlar, özellikle erken doğumlarda kordon penslemenin 30 saniye geciktirilmesinin bile organ bozukluklarını önlediği, kalp karıncığı içindeki kanama olasılığını ve kan nakli gereksinimini azalttığı, özellikle düşük kilolu bebeklerde ortaya çıkabilen sepsis (kan dolaşım sistemi enfeksiyonu - kan zehirlenmesi) tehlikesini azalttığını vurguluyorlar.